YENİ NESİL: Z KUŞAĞI VE SANAL DÜNYA
Z kuşağı 2000 yılından sonra doğan nesil dir. Kristal Nesil, İnternet Kuşağı gibi pek çok isimle anılmaktadır. Teknoloji çağının içine doğan bir nesildir. Gelişim süreçlerine, gelişen teknolojinin avantajlarının yanında dezavantajları da eşlik etmektedir. Özellikle sosyal medya olarak andığımız yeni dünya kişiliklerimizi pek çok noktada etkilemektedir. Normal kimliğimiz ve kişiliğimizin yanında hepimizin ve özellikle z kuşağının yeni bir sanal kimliği vardır.
Sanal dünyada farklı, gerçek hayatta farklıyızdır. Bu bir noktada olumlu sonuçlar verecek şekilde gözükse de olumsuz noktaları da vardır. Hangi kişiliğe sahip olduğumuzu bir süre sonra ya unutursak? Ya yeni biri olmak için kendimizi araf da bırakırsak ve tamamen kaybedersek? Ya da olmak istediğimiz kimlikleri sanal dünyada yaratıp, pek çok kimliğin arasında psikolojik olarak kendimizi kişilik bozukluğuna itersek? Gibi pek çok soru ortaya çıkmaktadır. Bu soruları cevaplamak belki zor belki kolay gelecektir bizlere. Özellikle Z kuşağı olarak adlandırdığımız yeni nesil doğdukları anda 2. Kimliğe ve sanal benliğe sahip olarak dünyaya geldiler. Daha doğmadan çoğunun sosyal medya hesapları açılmış ve postlar paylaşılmaya başlanmıştır. Doğduktan sonra sosyal medya paylaşımları başlayarak, 1-2 yıl içinde telefonu ne kadar becerikli kullandığına dair övgüler almaya başlamışlardır. İşleyen süreç ve geçen zaman ile aslında kendilerini bilmeye başlana kadar çocuklarımıza bizim verdiğimiz tablet, telefon ve sosyal medya hayatı çocuklarımız büyüdükten sonra bizleri rahatsız etmeye başlar.
Burada ise önemli bir soru ortaya çıkıyor? Z Kuşağı teknoloji çağına doğdu, evet, peki onları sosyal medyaya bağımlı hale getiren kimdi? Kendileri mi? Yoksa biz ebeveynler mi? Bu soruların cevaplarını net ve sağlıklı bir şekilde kendimize ve çocuklarımıza verebilirsek teknoloji çağı ile uyumlu bir yaşam sürdürebiliriz.
Bir yanıt yazın