Cinsel işlev bozuklukları, kadınlarda; cinsel istek azlığı, cinsel tiksinti bozukluğu, uyarılma ve orgazm bozukluğu, vajinismus ve ağrılı cinsel birleşme sorunlarından; Erkeklerde ise, cinsel istek azlığı, cinsel tiksinti bozukluğu, erektil disfonksiyon (sertleşme güçlüğü), erken boşalma ve diğer boşalma bozuklukları ile ağrılı cinsel birleşme sorunlarından oluşmaktadır.
Cinsel işlev bozuklukları çok sık rastlanan sorunlardır. Yapılan çalışmalar, kadın ya da erkek ayırımı olmaksızın, en az her üç kişiden birinin yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını ortaya koymaktadır.
Cinsel istek azlığı
Genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Hatta, ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğu “cinsel istek azlığıdır.” Ancak, cinsel isteksizlik yakınmasıyla hekime ya da cinsel tedavi merkezlerine başvuru oranı, bu sorunu yaşayanlara oranla çok düşük kalmaktadır. Tedavi için başvurularda, cinsel birleşmeyi ve çocuk sahibi olmayı engelleyen vajinismus ilk sırayı alırken, cinsel isteksizlik kadınların yakınmasında ikinci hatta üçüncü sıralara düşebilmektedir. Bunun en temel nedeni, cinsellik ile ilgili mitlerin yaygınlığıdır.
Toplumumuzda, cinselliğin, yalnızca erkeklere özgü olduğu, erkeklerin cinselliği istemeye, ondan zevk almaya ve doyuma ulaşmaya hakkı olduğu şeklinde yaygın bir inanç bulunmaktadır. Bu inanca göre, cinsellik kadınlar için bir “haz” ve “doyum” aracı değil bir “görev” alanıdır. Erkeğin tatmini, ailenin birlik ve huzuru ve neslin devamı için cinsellik “gerekmektedir”. Ancak kadının bundan haz alması güçtür, ayrıca pek beklenmez. Toplumumuzda, cinselliği isteyen, arayan, başlatan, bundan haz alan, orgazm olan, sevişmeye aktif olarak katılan kadınlara iyi gözle bakılmayacağı inancı yaygındır. Dolayısıyla cinsel isteksizlikten ya da cinsel isteğinin yeterli olmadığından yakınan, hekime başvuran kadınlara da. Bu mitler, cinselliğin kadın için de bir “haz” ve “doyum” aracı olduğu, kadının da buna “gereksinimi” olduğu bilimsel gerçeğinin göz ardı edilmesine neden olabilmekte ve hekime başvuru oranını düşürmektedir. Milyonlarca kadın bunu “doğal bir durum” ya da bir “kader” olarak algılamakta ve yaşamaktadır. Cinsel istekte azalma, cinsel düşünce ve fantezilerin, cinsel birleşme ve orgazma ulaşma sıklığının azlığı ya da yokluğu, cinsel bir etkinliği başlatma, katılma ya da yanıt verebilme motivasyonunun yetersizliği olarak tanımlanır. Nedeni çoğunlukla psikolojiktir. Bu gibi durumları farkettiğinizde bir uzman desteği almak sürecinizi olumlu yönde etkileyecektir.
Bir yanıt yazın