Yaz mevsiminin bitişi sonbaharı karşıladık. Sonbahar denilince çoğu insanın aklına ilk gelen kelime hüzündür. Açık havada uzun saatler geçirilen güneşli günlerin sona ermesi ile birlikte doğada hava sıcaklığı düşmesi, yaprakların dökülmeye başlaması gibi değişiklikler olmakta ve bu değişim insanları da etkilemektedir. Beyindeki kimyasal maddelerden birisi olan serotonin yani mutluluk hormonu sonbahar ayında güneş ışınlarının azalması ile birlikte düşmekte ve bu da depresyona neden olabilmektedir. Sonbahar depresyonu ya da mevsimsel depresyon sonbaharın gelmesi ile başlamakta ve yaz ayının başlaması ile sona ermektedir.Mevsimsel yaşanan bu durum kişinin bünyesinde fiziksel ve ruhsal etkilerde kendisini göstermektedir.
Mevsimsel değişikliğe bağlı olarak saç dökülmesi, iştahsızlık, mide sorunları...
Daha fazla oku
Yaşamımız boyunca pek çok stresli durumla karşı karşıya kalabiliyoruz. Peki yoğun bir stres altında olduğunuzda veya kendinizi huzursuz hissettiğinizde dikkatinizi bedeninize çevirdiniz mi? Stres altında iken davranışlarınız, hafızanızdan geçen düşünceler, yaşamış olduğunuz duygulara baktınız mı? Stresli veya heyecan yaratan durumlara maruz kalındığında çevresindeki uyaranlar ile başa çıkmakta zorlanan bireylerde tırnak yeme davranışı görülmektedir. Aynı zamanda sıkıntı yaşayan ve boşluk hisleri olan bireylerde de hayatlarındaki boşluk hissiyatından ötürü tırnak yeme davranışı görülebilmektedir. Kaçış yolu, o anki stresi azaltacak bir çözüm gibi görülmektedir. Bu noktada ailelerin aklında tek soru bulunmaktadır; 'Çocukların tırnak yemesi nasıl önlenir?' Burada önemli olan davranışın altında yatanı bulmak ve...
Daha fazla oku
Bizler sosyal varlıklar olarak yaşam boyunca iletişim kurma ihtiyacı duyar ve bu süreci sürdürürüz. İletişimimizden hem biz hem de karşımızdaki bireyler etkilenmektedir. İnsanlar olarak varoluşumuzu sürdürmek için iletişim kurmamız mutlak şarttır. Özellikle gelişen teknoloji ile iletişim kurabilmemizin yolları da çoğalmıştır. Gerek yüz yüze, gerek iletişim araçlarıyla gerekse sanal dünya üzerinden etkileşime geçebilmekteyiz. İletişim kurarken düşünme ve algılama becerilerimizi geliştirerek sözlü ya da sözsüz davranışa dökebilmekteyiz. İşte bu noktada bireyler arası iletişimde doğru bilinen yanlışlardan bahsetmek istiyorum. Hepimiz kendimizi ifade edebilmek noktasında bazı aksaklıklar yaşarız. Zihnimizden geçen ve iletmek istediğimiz iletileri bazı zamanlarda yanlış aktarabilmekteyiz. Peki doğru iletişimi nasıl kurabiliriz? Hadi...
Daha fazla oku
Yetişkin bireylerde ve çocuklarda dikkat eksikliği sıklıkla görülen bir durumdur. Bireyler dikkatlerini odaklamada, verilen komutu izlemede, organizasyon yapmada güçlük çekerler. Yoğun dikkat gerektiren işlerden kaçınırlar. Bu noktada dikkat eksikliğinin hangi noktada olduğunu ölçmek ve uzman desteği almak en sağlıklı yol olacaktır. Dikkat eksikliği, hiperaktivite, dürtüsellik gibi pek çok noktayı ölçen MOXO dikkat testi bu noktada yardımcı olacaktır. Moxo dikkat testi uzmanlar tarafından uygulanan, duygu ve görüş içermeyen, online ortamda uygulanan bir testtir. Dikkat, zamanlama kontrolü, hiperaktivite ve dürtüsellik durumlarının performans ölçümlerinde etkili olan bir testtir. Testin içeriğinde bulunan çeldiriciler görsel ve işitseldir. Test uygulanırken bireyin belirli olan hedefe tepki vermesi...
Daha fazla oku
Hayatımızda önem taşıyan kavramlardan biri de özgüven duygusudur. Kendimizi rahatça ifade etmekten sosyalleşmeye, benliğimize anlam katmaya kadar pek çok konuda bizlere yardımcı olan özgüvenin temelleri çocukluk yıllarımıza dayanmaktadır.
Çocukluk günlerimiz, sosyal ortamlarımız veya iş yaşamımıza dair hatırladığımız kişileri düşündüğümüzde aklımıza en çok kimler gelmekte? Yakın arkadaşlarımızın dışında kendine güveniyle dikkat çekenler mi yoksa çok sessiz kişiler mi gelmekte? Bu şekilde baktığımızda da özgüven öne çıkan bir özellik olduğunu görmekteyiz.
Depresyon, sosyal fobi, kaygı bozuklukları, yeme ve kişilik bozukluğu çeken bireylerde özgüven eksikliğine daha çok rastlanılmaktadır.
Özgüven eksikliğine neden olan faktörlere baktığımızda; çocukluk döneminde ihmal edilme (susturulmak ya da düşünce belirtilmesine izin verilmemesi), çocukluk...
Daha fazla oku
Asperger sendromu çocukluk döneminde başlayıp sosyal etkileşimi zorlaştıran bir sorundur. Bu hastalığın en önemli belirtileri çocukların yaşıtları arasında ilişki kuramayıp sözel iletişimde zorluk çekilmesi, aşırı içe kapanıklık ve beceri zayıflığıdır. Genel özellikleri ile otizme benzemektedir. Otizm gibi asperger sendromu da nedeni tam olarak bilinmeyen ve bir ömür boyunca hayatı etkileyen bir rahatsızlıktır.
İlerleyen yaşla beraber hastalığın belirtileri de artmakta ve kişilerde sosyal iletişim sorunları da görülmeye başlanmaktadır. Hastalar fiziksel teması sevmeyip etrafındakilerin yaptıkları şakaları anlayamayıp duyarsız kalmakta ve tepkilerini ise dile getirmiş oldukları ses tonları doğallıktan uzaktır. İçinde oldukları ortamlarda uygunsuz mimikler yaparak, sorulan sorulara uygunsuz cevaplar vermekte, beden dili ve...
Daha fazla oku
Küçük yaştan beri hayaller kurarak geleceğimizi kafamızda şekillendiririz. Her yeni yaş yeni bir hayal ile gelir. Yaşımız ne kadar küçük ise hayallerimizin sınırı o kadar geniştir. Kimimiz prenses olmayı kimimiz astronot olmayı hayal ederiz. Yaşımız daha büyüdüğünde ve düşüncelerimiz daha da olgunlaştığında geleceğimiz ile ilgili hayallerimizde bir raya oturur. Daha gerçekçi hayaller kurmaya başlarız. Bunlar aynı zamanda hedeflerimiz de olur. Kimimiz doktor, kimimiz öğretmen olmak isteriz. Peki gerçekten doğru hayalleri mi kuruyoruz? Bunu nasıl anlayabiliriz?
Hayal etmek belki de en güzel aktivitelerden birisidir. İstediğimizi düşünebiliriz ve bunun sınırı yoktur. Gelecek hayallerimizde de böyle olacağını düşünürüz ancak hayatın gerçekleri önümüze çıkmaya başlayacaktır....
Daha fazla oku
Koronavirüs salgınına bağlı oluşan travmatik etkiler ile ilgili bu zamana kadar pek çok konu geçmiştir. Söylenenlerin birçoğu da yaşanan endişe, kaygı ve panik ile ilgiliydi. İnsanlar kimi zaman travma kelimesini kullanırken bile tereddüt etmekteler. Bunun sebebi ise pek çok insanın travmanın ne demek olduğunu tam olarak bilmemeleri ya da belki de kendilerinin büyük bir travmatik olaya maruz kalacaklarını düşünemiyor olmalarıdır.
Öncelikle travma kişinin yaşamsal tehlike teşkil eden durumlara maruz kalması veya bu tür durumlara tanıklık etmesi ya da bir yakınının başına böyle bir olayın gelmesi durumudur. Her bireyin travmatik olaylara karşı verdiği tepkiler farklıdır. Kişinin hangi boyutlarda psikolojik ve bedensel olarak...
Daha fazla oku
Sınav kaygısı, sınav öncesinde edinilmiş olan bilginin, sınav esnasında etkili bir şekilde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine sebep olarak yaşanan yoğun kaygı durumudur.
Kaygı, stres ve tehlike durumlarında ortaya çıkan sağlıklı bir duygu olmakla birlikte, kaygının seviyesi ve süresi çok önemlidir. Kaygının çok düşük veya çok yüksek olması başarıyı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sınav kaygısı; zihinsel ve fiziksel belirtiler olmak üzere iki şekilde yaşanmaktadır. Fiziksel belirtiler; çarpıntı, ellerde titreme ve terleme, ateş basması, baş dönmesi şeklindedir. Zihinsel belirtiler ise; düşünceleri toparlayamama, unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü gibidir.
Bu kaygı ile başa çıkmak için; düşünce biçimimizi düzenlemek, kaygımızın kaynağı olan düşüncelerimizi olumlu olanları...
Daha fazla oku
Bir cevap yazın