Çocuklar dünyaya gelir gelmez çevreyi ağız yolu ile tanıyıp oyuncaklarını, parmaklarını ve evde bulmuş oldukları hemen hemen her şeyi ağızlarına götürürler çünkü bu yöntem onların çevreyi tanıma şeklidir. Bu durum bebeğin ilk dört yılı için normal bir evre olmakla birlikte bu süreç 4 yaşından sonra halen devam ediyorsa altta yatan bir sıkıntıya işaret ediyor olabilir. 4 yaşından sonra çocuğun oral dönemde kalmak istemesi, bebeksi olarak kalmaya olan ihtiyacından kaynaklı olabilir. Bu gelişimsel olarak çocuğun geriye dönüş olarak yaptığı bir harekettir. Bunu yapmasında ise pek çok farklı nedenler olabilir. Örneğin yeni kardeşi olan bir çocuk kardeşine daha fazla ilgi gösterildiğini düşünüp...
Daha fazla oku
Küçük yaştan beri hayaller kurarak geleceğimizi kafamızda şekillendiririz. Her yeni yaş yeni bir hayal ile gelir. Yaşımız ne kadar küçük ise hayallerimizin sınırı o kadar geniştir. Kimimiz prenses olmayı kimimiz astronot olmayı hayal ederiz. Yaşımız daha büyüdüğünde ve düşüncelerimiz daha da olgunlaştığında geleceğimiz ile ilgili hayallerimizde bir raya oturur. Daha gerçekçi hayaller kurmaya başlarız. Bunlar aynı zamanda hedeflerimiz de olur. Kimimiz doktor, kimimiz öğretmen olmak isteriz. Peki gerçekten doğru hayalleri mi kuruyoruz? Bunu nasıl anlayabiliriz?
Hayal etmek belki de en güzel aktivitelerden birisidir. İstediğimizi düşünebiliriz ve bunun sınırı yoktur. Gelecek hayallerimizde de böyle olacağını düşünürüz ancak hayatın gerçekleri önümüze çıkmaya başlayacaktır....
Daha fazla oku
Tükenmişlik sendromu günümüzde giderek yaygınlaşan ve ciddiye alınması gereken bir sorundur. Başarısız olma duygusu, yıpranma, enerji ve güç azalması ya da tatmin edilemeyen istekler sonucunda kişinin iç kaynaklarında oluşan tükenme durumudur. Stres ile etkin olarak mücadele edememenin yansıması olarak gözüken tükenmişlik sendromu, duygusal tükenme boyutlarından oluşmaktadır.
Tükenmişlik sendromunun belli başlı belirtileri bulunmaktadır. Bunlar fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtilerdir.
Fiziksel belirtiler:
Aşırı yorgunluk ve enerji olmayışı
Kalp çarpıntısı ve midede şişlik
Sıklıkla kabız olma ya da hastalanma
Uyku problemi (uyumakta çekilen zorluk)
Solunum güçlüğü
Yaygın bedensel ağrılar
Zihinsel belirtiler:
Eski sevilen etkinliklere karşı duyulan ilgisizlik
Dikkat dağınıklığı ve unutkanlık
Karar verme güçlüğü
Duygusal belirtiler ise:
Ümitsizlik hissi
Özgüven eksikliği
Hayal kırıklığı
Kendini değersiz hissetme
Aşırı şüphecilik
Huzursuz olma halidir.
Tükenmişlik...
Daha fazla oku
Hepimiz ‘’ Bir dil bir insan, iki dil iki insan ‘’cümlelerini duyarak büyüdük. Çocuğumuzun yabancı bir dili en az kendi ana dili kadar konuşması en büyük hayallerimizden biri oldu. Peki çocuklar yabancı dil eğitimini almaya kaç yaşında başlamalı, ne zaman başlatmalıyız?
Kendi dilimizi nasıl ki ailemizden duyarak ve taklit ederek öğreniyorsak, yabancı dil öğreniminde de aynı aşamalar geçerli olmaktadır. Bu sebeple çocuğunuz yabancı dil ile ne kadar erken yaşta tanışırsa o dili öğrenmesi de o kadar kolaylaşacaktır.
Çocuklarda bir dilin etkin bir şekilde kullanılabilmesi 4 yaş itibariyle mümkün olmaktadır. Fakat 3 yaş öncesi çocuklar yabancı bir dile ne kadar fazla maruz bırakılırlarsa...
Daha fazla oku
Hayatımızda değişimlerin en hızlı ve en çok yaşandığı yıllar hiç kuşkusuz ki çocukluk yıllarımızdır. Çocuklar bu dönemde çevresel, fiziksel ve biyolojik etmenler altında gelişimlerini devam ettirirken, iç veya dış dünyadan kaynaklı bazı zorlayıcı durumlarla karşılaşabilirler. Taşınma, okula başlama ya da aile fertlerinden birini kaybetmek gibi stres yaratan herhangi bir olay veya durum çocuğun kaygı durumunu tetikleyebilir.
Yabancılardan korkma, ebeveynlerin başına bir şey olacağı korkusu, aileden ayrılma kaygısı gibi durumlar küçüklükten itibaren birçok çocukta görülebilecek durumlardır. Ancak çocukların kaygısı o anki durumun gerektirdiğinden fazla bir şekilde onları etkilemeye başladıysa normal olan kaygının patolojik bir kaygıya dönüşmesi muhtemeldir.
Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar pek...
Daha fazla oku
[ultimate_heading main_heading="BANU KILIÇ" heading_tag="span" main_heading_color="#000000" sub_heading_color="#3f3f3f" spacer="line_only" spacer_position="middle" line_height="1" main_heading_style="font-weight:bold;" main_heading_font_size="desktop:30px;" sub_heading_font_size="desktop:24px;"]
AİLE DANIŞMANI/PSİKOLOG
[/ultimate_heading]
CV GÖRÜNTÜLE
ÇOCUĞUM NEDEN OKUYAMIYOR?
Öğrencilerin yaşamış oldukları sorunlar arasında en çok karşılaşılan konu okuma bozukluğudur. Okuma bozukluğu, yalnızca görsel algılama problemi olmamakla beraber, aynı zamanda sembollerin anlamlı ve ilişkili olarak çözümlenememesi durumudur. Okuma; görsel, işitsel ve dil gelişimi ile ilgili olan bütüncül bir beceridir. Bu alanlarda yaşanılan bir sıkıntı okuma bozukluğuna sebep olabilmektedir. Okuma bozukluğu karşımıza birçok şekilde çıkabilir. Bunlar; atlayarak okuma, hatalı heceleme, satır atlama, harf, hece ve kelime ekleme ya da çıkarma, durarak okuma ve yanlış okuma gibi görülür. Bu durumlara bağlı olarak da okumayı anlama...
Daha fazla oku
Çocuk sahibi olmak isteyen her kadın için hamilelik dönemi çok önemlidir. Bu dönemin her aşamasında anne adayları çocuklarını merak ederler ve gelecekleri ile ilgili hayaller kurarlar. Anne karnında veya çocuk doğduktan sonraki süreçte bebeğinin fiziksel veya zihinsel engelli olduğunu öğrenen aile durumu kabul etme ile ilgili bazı sıkıntılar yaşayabilmektedir. Çocuğunuz doğduğu andan itibaren sizi kaygılandıran, üzen veya çözümleyemediğiniz tepkiler veya özellikleri olabilir. Fakat durum ne olursa olsun, çocuğunuza sarılıp onu sevmeniz gerekir çünkü her çocuğun bunlara ihtiyacı vardır.
Çocuklarımızın yapamadığı ya da beceremediği şeyler muhakkak ki vardır. Bizler bu süreçte onların yapamadıklarına değil, daha çok becerebildiği yönlerine bakıp onları geliştirmemiz gerekir.
Zihinsel...
Daha fazla oku
Korku, gerçek anlamda bir tehlike durumunun veya tehlike ihtimalinin kişide yaratmış olduğu endişe duygusudur. Bu durum çocukluk çağında daha çok meydana gelmektedir. Çocukluk çağı korkuları çok çeşitli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu korkular çocuğun yaşına göre farklılık gösterir. Çocuklarda görülen korku nedenleri gündelik olaylardan oluşabileceği gibi hayal dünyalarındaki olmayan tehlikelerden de kaynaklı olabilmektedir.
Çocukluk çağında en fazla görülen korkular; yalnız yatma korkusu, karanlık korkusu, ayrılık korkusu ve ölüm korkusudur. Okul öncesi dönemde korkular özellikle 4-5 yaş grubunda daha çok olmaktadır. Hırsız korkusu, karanlık korkusu bu dönemde daha çok olmaktadır. Ölüm korkusu da bu yaş grubunda bulunur ancak ölümden kast edilen anne ve...
Daha fazla oku
Çocuklarımız onları daha öğrendiğimiz ilk anda bizlerle iletişim kurmaya başlarlar. Kendilerini anlatma, ifade etme ihtiyacı duyarlar. Anne karnında tekmeyle, ilk doğdukları anda çıkardıkları ses ve ağlamalarla, sordukları sorularla bizleri anlamak ve kendilerini ifade etmek isterler. Bizleri örnek alır adeta bir ayna gibi yansıtırlar. Ancak bazen bizler çocuktur anlamaz ya da çocuk bu ne dediğini bilmiyor deriz. Aslında her şeyi bilir ve anlarlar. Önemli Olan onlarla doğru iletişim kurarak, ifade becerimizi onlara uyarlamak.
Çocuklarımızın da duygu ve düşünceleri olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kendilerini ifade etmeleri için fırsat vermeliyiz. Bir şey anlatmak istedikleri tıpkı bir yetişkinle konuşuyormuş gibi onlarla göz teması kurarak ve tüm...
Daha fazla oku
Ergenlik dönemi; fiziksel ve duygusal süreçlerin yaşandığı, cinsel ve psikososyal açıdan olgunluk ile başlayan, kişinin bağımsızlık ve sosyal üretkenliğini kazandığı ve duygusal gelgitlerin yaşandığı bir dönemdir.
Ergenlik dönemindeki kişiler bağımsızlık arayışında olmaktadırlar. Kendi başlarına kendi seçimlerini yapmak, kendi yaşamlarını tek başına düzenlemek isterler. ‘’Anne-babam her şeyi bilir’’ düşüncesi yerine zamanla ‘’onlar nereden bilecek, onların zamanı geçmişte kalmış, ben daha iyisini bilirim’’ düşüncesi alabilmektedir.
Ergenlik dönemindeki bireyler aileden uzaklaşıp kendi kimliklerini bulmak isterler. Bunun için yalnız kalıp, odasına kapanıp kimseyle konuşmayıp, odalarına kimseyi sokmak istemezler. Yalnız kalmak isterken, diğer taraftan ise arkadaşlarından dışlanmaktan da korkarlar. Seçilmiş arkadaşlar o yıllarda çok önemli olmaktadır.
Bir gruba...
Daha fazla oku
Bir cevap yazın